Pazar, 18 Mayıs 2025
greek turkish
İstanbul Başkonsolosluğu
Anasayfa arrow Hakkımızda arrow İstanbul Başkonsolosluğu arrow Haberler arrow Fanis Kakridis Yunan Dil Üzerine, Sismanoglio Megaro, Çarşamba günü, 19 Ocak 2011, saat 19.00’da

Fanis Kakridis Yunan Dil Üzerine, Sismanoglio Megaro, Çarşamba günü, 19 Ocak 2011, saat 19.00’da

Thursday, 20 January 2011

Yunan dili uzun tarihinde, Yunanlıların kaderini izleyerek, inişli çıkışlı birçok evreden geçmiş, onların bağlayıcı özelliklerinden biri olmuştur -Herodot’un tanımıyla söylersek,  bu özellik, omoglosson, yani hepsinin aynı dili konuşmasıdır.  Bu dilin mirasçıları olarak bize düşen ilk şey onun erdemlerinin değerini bilmek, korunmasının bize yüklediği sorumlulukları düşünmek, onu tehdit eden tehlikeleri belirlemek ve bu tehlikelere karşı mücadele etmektir.

İlk dikkatimizi çeken şey, dilin akustiğidir –sesli harflerin çokluğu ve müzikal dalgalanmalar. İkincisi ise, Homeros’un zamanından günümüze kadar, dilin fevkalade zengin kelime hazinesidir.

Dilimizin esnekliği de önemli bir başka olgudur· sadece sözcük dağarcığı ve sözdiziminin sunduğu imkânlar arasında seçim yapma olanağı değil, aynı zamanda, kuralların çok az olması ve esnekliği dolayısıyla, cümle kurmaktaki özgürlükten bahsediyorum. Özellikle Yunan şiiri, ona şimdiye kadar iki Nobel ödülü kazandırmış olan yüksek niteliğini, bu son özelliğine borçludur.

Diğer taraftan, Yunancanın, özellikle de imlâsının, zor olmasından şikayet ediyoruz, ve bunda haklıyız da, çünkü geleneğe saygıdan, kelime yazılışının sıkça fonetiğine uymayan, tarihi imlâyı koruyoruz. Lâkin, aynı şey Fransızca ve, ikinci dünya savaşından sonra bir iletişim dili olarak dünyayı fethetmeye yönelen, İngilizce için de geçerli değil midir?

Dikkat etmemiz gereken şey, yabancı sözcükler ve genel olarak yabancı terimlerdir. Bugünün dünyasında, küçük bir ülkenin –ne kadar tarihi ve ne kadar güzel olursa olsun- ekonomik olarak büyük ve teknoloji açısından güçlü halkların baskılarına karşı durabileceğini söylemek istemiyorum. Önemli olan, başka halklardan bize gelenleri, yabancı bir nesne olarak olduğu gibi benimsemek yerine, onu dilimizin fonetik ve dilbilgisi sistemine dahil etmektir.  Nitekim, bu kural, yüzyılların içinden geçip günümüze kadar gelen ya da unutulmuş, fakat genç nesiller tarafından hayata döndürülüp, eski anlamıyla ya da yeni bir anlamla, bugün konuştuğumuz dile dahil edilen her eski Yunan sözcüğü için de geçerli değil midir?

İstanbul’da yeni ve eski Yunancanın, Yunanlılara, Türklere ve ilgilenen başka herkese, sistematik bir şekilde öğretilmesi için çaba sarf ediliyor.  Sözümü bitirirken, bir filolog olarak sizi şundan temin etmek isterim: eski ya da yeni Yunancayı öğrenmek için ne kadar çaba gerekirse gereksin, yolun sonundaki kültürel ve estetik kâr o kadar büyüktür ki, eminim, başlangıçta Arapça, sonra Türkçe, ve uzun süreden beri dilimize girmiş olan bir kelimeyi hatırlayacaksınız: helal [olsun]!

Fanis Kakridis

Özgeçmiş

Homeros uzmanı ve İoannina Üniversitesi Klasik Filoloji Bölümü emeritus profesörü olan Fanis Kakridis, 1933 yılında Atina’da doğdu. Thessaloniki Aristoteleion Üniversitesi Felsefe Bölümünden mezun oldu ve İoannina Üniversitesinde klasik filoloji dersleri verdi. Yazdığı eserler tarih ve eski Yunan eserlerinin yorumlanması, eleştirisi ve çevirisi üzerinedir.