



Yunanistan Başkonsolosu, Sayin Vasileios Bornovas'in Sabah Gazetesi'ndeki röpurtajı
Önce birbirimizin dilini öğrenelim
FiGEN YANIK 01.08.2010
Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosu Bornovas'ın annesi İzmir'de doğmuş, altı aylıkken ailesiyle Yunanistan'a göç etmiş. Bornovas "Birbirimizi tanımak için önce dillerimizi bilmeliyiz. 88 yaşındaki annem çok iyi Türkçe biliyor, ben de öğreniyorum,"diyor
Trakya Siyasi İşler Bürosu Müdürü'yken, 20 ay önce İstanbul'un Yunanistan Başkonsolosluğu görevine atanan Vasilis Bornovas, tarihe meraklı, okumayı ve yürüyüş yapmayı seven bir diplomat. Bu yıl bir ilke imza atarak ve Beyoğlu İstiklal Caddesi'ndeki konsolosluk binasında Yunanca ve Türkçe derslerini başlattı. Çünkü bu yıla kadar Türkiye'de resmi ve özel kurslarda Yunanca dersine izin verilmiyordu. Bu durum, Bakanlar Kurulu'nun kararıyla kaldırıldı. Konsolos Bornovas önce Yunanca derslerini başlattı, temmuz ayında da Yunanistan'da Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi alan Yunan öğrenciler için aynı yerde Türkçe kursu düzenletti. Bu hafta sonu Adalar'da gerçekleştirilen İstanbul'un Avrupalı Kardeşleri - İstanbul Adalar Kültür ve Sanat Festivali'ni de destekledi. Kendisiyle röportaja gitmeden önce en çok 'Bornovas' soyadının öyküsünü merak ediyordum. O da ailesi ve iki ülke arasındaki ilişkiler hakkındaki sorularımı yanıtlarken özel bir sansür uygulamadı. Böylece bir kez daha aynı kanıya vardım: Ne çok ortak yanımız, ne çok konuşacaklarımız var.
- Yunanistan'dan İstanbul'a gelen turist sayısında artış gözleniyor. Özel bir nedeni var mı?
- Geçen yıl 300 binden fazla Yunan turist geldi. Çünkü İstanbul'un tarihi, Yunanlar için çok önemli. Tarihin yanı sıra modern hayatı da merak ediyorlar. İstanbul'da 93 tane Ortodoks kilisesi var. Bu rakamın 100 yıl önceki Rum nüfusu için bir anlamı vardı. Kutsal suyun çıktığı ufak kiliseler olan ayazmalar da var. Bu ayazmaların tarihi de bin yıl öncelerine kadar gidiyor
- Tarihe siz de meraklı mısınız?
- Geçmişe bakmazsak geleceği de göremeyiz. Bu merakı İstanbul'daki belediye başkanlarında da görüyorum. Hepsi İstanbul'un kültür eserlerini ortaya çıkarma çabasında. Son yıllarda İstiklal Caddesi'nin yeniden güzelleştiğini görüyoruz. Buradaki binaların çoğu, bir zamanlar hep Rum mimarlar tarafından yapılmış. Binaların üstünde isimleri yazıyor. İstanbul'daki semtlerin bazılarında kendimizi Roma ya da Viyana'da hissedebiliriz. Bu binalar birer sanat eseri. Bu mirası hepimiz korumalıyız.
- İstanbul'u daha önce hiç görmemiş, ama merak eden bir dostunuza nasıl anlatırsınız?
- Farklı bir şehir. Başka hiçbir şehirde rastlanmayan bir tarihi var. Birkaç katman üst üste... İstanbul'un sakinleri, üsttekini kazınca altından başka katlar çıkıyor.
- İstanbul'da görevlendirilmenin sizin için anlamı ne? Bu şehirde olmanın Roma, Paris ya da New York'ta elçilik yapmaktan ne farkı var?
- Genel olarak diplomatlar için İstanbul'da görev yapmanın çok çekici bir yanı var. Doğu ve Batı'nın en büyük şehri şu anda. Türkiye'nin ticaret merkezi. Kültür, medeniyet burada. Benim için de İstanbul'da görev yapmak çok önemli.
İSTANBUL'DA EVİMDE GİBİYİM
- Yabancılık yaşadınız mı?
- Hayır, kendimi evimde gibi hissediyorum. İstanbullu Rumlar arasında olduğum için de çok mutluyum. Patrikhanenin merkezi de burada. Dinamik ve genç bir hayat var İstanbul'da.
- Batı Trakya'dan İstanbul'a geldiniz. Soyadınız Bornovas, nereden geliyor?
- Babam Giritli'ydi, ama dedeleri 1860'larda İzmir'in Bornova'sından da geçti. Soyadı olarak Bornova'yı aldılar. Annem ise İzmir doğumlu. Altı aylıkken mübadelede ailesiyle Pire'ye gitmiş. Babası doktor olduğu için mültecilere yapılan bir Amerikan Hastanesi'nde çalışmaya başlamış. Daha sonra da İskeçe'ye gitmişler. Annem çocukluk yıllarını orada geçirmiş. Tabii Türkçe konuşanlar arasında büyümüş. Kendisi de çok iyi Türkçe anlıyor.
- Anneniz şu anda kaç yaşında?
- 88.
- Size çocukluk anılarını anlatır mı?
- Evet, annem de büyükannem de anlattı. Anneannem 1980'lerde öldü. Annem şimdi Atina'da Nea Smyrni'de (Yeni İzmir) yaşıyor.
- Daha sonra İzmir'e gitmiş mi?
- Evet, gidip doğduğu evi bulmuş. Adres de hiç değişmemiş. Doktor olan dedemin eskiden orada kliniği varmış.
- Mübadelede gittikten sonra hayata nasıl tutunmuşlar?
- Daima ileriye bakmışlar. Annemler üç kız kardeş. Dedem daha 1940'larda kızlarına 'Mutlaka okumalısınız, sonra hayatınızı devam ettirirsiniz,' diyormuş. Annem de fizik okumuş. Yunanistan ulusal televizyonunun ilk kadın teknisyeni olmuş.
- Annenizle gurur duyuyor olmalısınız?
- Evet. Ben de 19 yaşındaki kızıma aynı şeyi öğretiyorum: Önce eğitim.
- Kızınız Türkçe öğreniyor mu?
- Şu anda İngiltere'de edebiyat eğitimi alıyor, ama sık sık İstanbul'a geliyor.
http://www.sabah.com.tr/Pazar/2010/08/01/once_birbirimizin_dilini_ogrenelim
Pazar Sabahxing
Kursların sayısı artmalı
01.08.2010
-Türk ve Yunan başbakanları arasındaki yakınlaşma da dikkat çekici... Papandreu'nun devlet başkanı seçilmesinin ardından ilk ziyaretini elinde zeytin dallarıyla Türkiye'ye yapması, Başbakan Erdoğan'ın Atina ziyareti... Bu yakınlaşmayı kalıcı görüyor musunuz? - Bu otantik bir durum. Her iki ülkenin vatandaşları arasında bir ilgi var. Şu anda Yunanistan'da 100'den fazla dershanede Türkçe öğretiliyor. TÖMER, DİLMER gibi dil kursları orada belge de veriyor. Ben de bunu Yunan temsilcisi olarak İstanbul'da yapmak istiyorum. İstanbul'da da Yunanca ders veren kursların sayısı artmalı.
http://www.sabah.com.tr/Pazar/2010/08/01/kurslarin_sayisi_artmali
Pazar Sabahxing
Öğrencilere vize ve ders ücretsiz
01.08.2010
- Yunan ve Türk gençlerin birbirlerini daha iyi tanımaları için ortak projeleriniz var mı?
- Birbirimizi daha iyi tanımak için önce birbirimizin dilini bilmeliyiz. Şimdi İstanbul'da yeniden Yunanca dersleri verilmeye başlandı. Konsolosluktaki derslere 200 kişi katıldı. Bu dersler ücretsiz. Bu yıl da 13 Eylül'de başlayacak, isteyen katılabilir.
- Siz Türkçe öğreniyor musunuz?
- Öğrenmeye çalışıyorum. Batı Trakya'da Fevzi Ali isminde bir ressam arkadaşım bana Türkçe öğretti. - Peki vize sorunu aşılacak mı? - Türkiye'deki Yunan konsoloslukları çok kısa sürede vize veriyor. Artık telefon sistemine geçildi. Üç-dört gün içinde vize veriliyor. Acil bir durumda, bir gün içinde veriyoruz. Ben bu telefonla randevu sisteminden çok memnunum, araya kimse girmiyor. Öğrencilere de ücretsiz vize veriyoruz.
- Bu hafta sonu Adalar'da 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri içinde düzenlenen Türk-Yunan festivaline katkınız ne oldu?
- Bizim 2010 için işbirliğimiz daha önce başladı. Önce bir resim sergisi düzenledik, şimdi de İstanbul'un Rum mimarlarıyla ilgili bir sergi daha hazırlıyoruz, bu da aralık ayında açılacak. Adalar Festivali için de konserler ve yemek kültürü üzerine söyleşiler gerçekleştirilecek.
- Geçen yıl Ramazan ayında evinizde iftar yemeği vermişsiniz. Bu yıl da düşünüyor musunuz?
- Evet, Trakyalı Müslüman arkadaşlarıma iftar vermiştim. Bu yıl da vereceğim. Böylece onların sorunlarını da öğreniyorum.
http://www.sabah.com.tr/Pazar/2010/08/01/ogrencilere_vize_ve_ders_ucretsiz